Paganini 1782’de Cenova’da doğdu. Böylece dünya tarihinin en büyük keman virtüözü doğmuş oldu. 27 Mayıs 1840’ta (artık Fransa’da olan) Nice’de öldü. Böylece dünya tarihinin en büyük keman virtüözü ölmüş oldu. Schubert onun için “böyle bir herif bir daha dünyaya gelmez” demişti. Söylediği gibi de oldu. Paganini yaşarken ruhunu şeytana satmakla, şeytandan ilham almakla suçlanmıştı. Kilise onu karanlık bir adam, büyücü, şeytanın uşağı olarak görmekteydi. Konser öncesi ve sonrası dindarlar kemanını kırıp içindeki şeytanı kovmaya çalışırlarmış. Zira normal bir insan kemanı bu denli maharetli çalamazdı.
Aslında müzik ve şeytanilik tarih boyunca iç içe gibi... Mesela bir zamanlar İslam dünyasında müzik aletlerinin şeytanın icadı olduğunda, güzel melodilerin insanlara ahireti unutturup bu dünyaya bağlamak isteyen şeytan tarafından ilham verildiğine inanılırdı. Yani bir bakıma müziğin şeytani bir dehanın işi olduğu kabul edilirdi. Ki Suudi Arabistan gibi ülkelerde halen bu türden görüşler yaygın. Müziğin cezbedici, erotik, kışkırtıcı yanları da hesaba katıldığına ulema pek haksız görünmüyor. Böyle bir yaratıcılığın içine bir tutam şeytani deha karışmalı gibi. Bu konu açıldığında aklıma her zaman Guiseppe Tartini’nin (1692-1770) Şeytan Sonatı (Il trillo del diovolo) gelir. Bu muhteşem sonatı dinlediğinizde müzik ve müzik aletlerinin şeytan icadı olduğunu savunan Suudilere hak vermemek elde değil. Şeytani ilham olmadan müzik olamaz bence de.
Tartini şeytandan ilhamını alırken, ressam: Leopold Bolly.
Keep reading with a 7-day free trial
Subscribe to PostaPoetika to keep reading this post and get 7 days of free access to the full post archives.