PostaPoetika

PostaPoetika

Share this post

PostaPoetika
PostaPoetika
Kairos
Poetika I Edebiyat & Dil

Kairos

Sepin Sinanlıoğlu

Sepin & Mahir & Töre's avatar
Sepin & Mahir & Töre
Dec 27, 2024
∙ Paid
8

Share this post

PostaPoetika
PostaPoetika
Kairos
Share

Kairos benim için 2024’ün “o” romanıydı.

Aşağıdaki yazımı umarım keyifle okursunuz.


Nobel için adı çok sık telaffuz edilen Jenny Erpenbeck’in Kairos’u hakkında yazdığım ilk yazı bu ve son olmayacağını biliyorum.

Uluslararası Booker Ödülü’nün sahibi Kairos Doğu Berlin’de, 1980'lerin sonlarında genç bir kadın ile kendisinden çok daha yaşlı ve evli bir adam arasında yıllar süren ateşli ilişkiyi ve duvarın yıkılmasıyla Batı Almanya “istilası” ve “gaspı” sonrası Doğu Almanya’yı konu ediyor. Metin, bireysel ve toplumsal yası sanat, müzik ve tarih ögeleriyle iç içe ördükçe katmanları açılıyor, biçim ve kurgunun birbiriyle eşsiz uyumu ile genişliyor, zenginleşiyor ve bir şölene dönüşüyor.

“Büyük bir aşkın ve onun çürümesinin özel bir hikâyesi ama aynı zamanda bütün bir siyasi sistemin çöküşünün hikâyesi. Basitçe söylemek gerekirse: Başlangıçta doğru gibi görünen bir şey nasıl yanlış bir şeye dönüşebilir? Bu geçiş ilgimi çekti. Bunun dille çok ilgisi var; çünkü dil, duyguları ve vizyonları ifade etmek kadar onları gizlemek ve onlara ihanet etmek için de yapılmıştır. İçsel bir şeyi açığa çıkarabilir, bunu yaparken insanları yanıltabilir ya da sadece boş bir yüzey olabilir. Konuşulanların detaylarına ve bunun yerine sessizliğin olduğu yerlere bakarsanız, aynı zamanda görünmez akımları, nesiller arasında değişen gücü, manipülasyon ve istismar tekniklerini de takip edebileceksiniz.”

Jenny Erpenbeck thebookerprizes.com’a verdiği röportajda romanını böyle anlatmış. Bu paragraf romanın içeriği kadar Erpenbeck’in dili ve biçimi nasıl kullandığının ve böylelikle “alışkanlığı kırma” tekniğini nasıl da oya işler gibi uyguladığının ipuçlarını taşıyor.

“Alışkanlığı Kırma” (İngilizcesi Defamiliarization), 1920'lerin ve 1930'ların etkili Rus biçimci eleştirmeni Victor Shklovsky tarafından adı konmuş eleştirel terimlerden “Ostranenie”nin Türkçe karşılığı ve bire bir çeviriyle "Tuhaflaştırma" manasına geliyor. Dilin sıradan ve tanıdık nesnelerin farklı görünmesini sağlayacak şekilde kullanılmasını ifade eden bu terim sanatın temel amacının, tanıdık şeyleri alışılmadık şekillerde temsil ederek alışkanlığın öldürücü etkilerinin üstesinden gelmek olduğunu öngörür. Viktor Shklovsky'e göre, günlük, otomatik rutinlerimiz varoluşun tüm tazeliğini, diriliğini, temizliğini çitileyerek beyazlatır, bu işlem sonrasında insana ve yaşama hayret edemez hale geliriz. Hâlbuki sanatın amacı tanıdık olanı yabancılaştırmak, körelmiş algılarımızı sarsmak ve böylelikle insana yaşamın harikalığını hatırlatmaktır.

Tanımadık olanda da tanıdık bir şey bulabilmek bir yandan peşinden koştuğumuz ve türlü acizliklerle ve inatla aradığımız aidiyetin en saf, en has tanımıdır. Asıl aidiyet aşina olmadığımızda aşinalık bulmaktır. Aşina olduğumuza aşinalığımızı kıran, bildiğimiz sandığımıza bizi yabancılaştıran ve o yabancılık üzerinden yeniden bir tanıdıklık bulmamıza aracılık eden edebiyat ve sanat insanı kendine yaklaştırır.

Keep reading with a 7-day free trial

Subscribe to PostaPoetika to keep reading this post and get 7 days of free access to the full post archives.

Already a paid subscriber? Sign in
© 2025 PostaPoetika
Privacy ∙ Terms ∙ Collection notice
Start writingGet the app
Substack is the home for great culture

Share